28 Mart 2016 Pazartesi

iBNl SİNA'YA GÖRE HAVA VE İKLİMLERİN İNSAN BÜNYESİNDEKİ ETKİLERİ

Hekimlerin üstadı Ebu Ali İbni Sina diyor ki: «FazlA sıcak havada mafsal ağrıları, sıtma, kuvvetsizlik, hazım. sızlık, akciğer hastalıkları olur, Soğuk havada bronşit ile nezleler çok olur. Az soğuk olan yer fazla sıcak olan yer. den sıhhata daha uygundur.
Soğuk memleketlerde bulunan insanlar kuvvetli olur. lar. Eğer bu yerler rutubetli ise ahalisi şişman olur, deri. leri ince olur, lâkin genç yaşta ölürler. Yüksek yerlerde bulunan insanlar kuvvetli ve sıhhatli olur, boyları uzun olur. Kuru yerlerde bulunan insanlar kuru ve zayıf olurlar. Derileri çatlar, dimağları çabuk kurur.

çok kuru yerin ahalisi 'çok ateşli, kederli ve gamlı olur.
Rutubetli yerlerin halkı güze] olur, cildleri yumuşak olur, Dağlık ve taşlık yerlerin ahalisi kuvvetli, kibirli ve
bozuk ahlâklıdır. Kimi gaipten haber verir, kimi herkesten üstün olduğunu zanneder.
 OTURULAN MESKENLER HAKKINDA
iBNl SİNA'NIN GÖRÜŞÜ
Oturulan evin odaları büyük olmalı, kapı ve pencereleri şimale veya şarka açılmalıdır. Pencereler eve kâfi şekilde güneş girmesine müsait olmalıdır. O yerde iyi sular bulunmalıdır.»
MUHTELİF MEVSİMLERDE YAPILMASI GEREKEN ŞEYLER
İlkbaharda kan aldırılır, idrarı söktürücü ilâçlar içilir. Yazın her şeyde normali yapılır. Sonbaharda daha fazla yemek yenilebilir. Kışın ekmek, et çok yemelidir.

KAN ALDIRMANIN FAYDALARI


Kanın çokluğundcaveya bozukluğunda kan aldırılır. Kan aldırma gelmiş veya gelecek hastalığa mâni olur.

Kan aldırması lâzım gelen kimseier:
1 Âdeti kesilen kadmlardan, Renkleri çok kırmızı olanlardan, Saralı ve malihulya!' c)anlcrdan.
Bu gibi hastalıkları olanlardan ilkbaharda kan aldırır.
Kanı az olanlardan, gebelerden kan aldırmak caiz ğildir. Ondört yaşından evvel, yetmiş yaşından sonra kan aldırmak caiz değildir, Kan aldırdıktan bir saat kadar son ra yemek yemelidir. Hacamat, kamerî ayların ortasında güneşin doğmasından üç saat sonra yaptırılır. Kan dur. mazsa üzerine yanmış mazı ve sakız tozu konur.

HAMAMLAR VE İNSAN ÜZERİNDE YAPMIŞ OLDUKLARI ETKİLER

Hamamlar en değerli sıhhat âmilleridirler. Aç karnına hamama girmek insanı zayıf düşürür.
Madenli su hamamları : Ağrıları teskin ve tahlil eden şişleri indirir, iltihaplı yaraları iyileştirir.
Bakırlı, demirli ve tuzlu banyolar : Mafsal ağrılarına, siyatiğe faydalıdırlar.
Bakırlı sular : Ağız, göz ve kulak hastalıklarına iyi gelirler.
Dem:rli sular : Dalak ve mide hcstalıklarına iyi gelirler.
Tuzlu maden suları : Göğüs ve baş hastalıklarına şifa verirler, mide rutubeti ve sirozu olanlar için faydalıdır.
Şaplı sular : Kan tükürmeye, makad kanamalarına, fazla âdeti durdurmaya, sebepsiz çocuk düşüren kadınlara iyi gelir.
Kükürtlü sular Ağrıları keser, sinirlere kuvvet verir, ciltteki çıban ve yaraları iyi eder, derideki lekeleri giderir, mideyi gevşetir, şehveti azaltır.
Kâfurlu sulcr : Baş ağrısı yapar, bu su ile banyo yapanlar başlarını bu suya sokmamalıdırlar. Banyolara tedrici olarck girmeli birdenbire girmemelidir.
SICAK KUM BANYOLARI VE ŞİFALARI
Sıcak kum banyosu yapmak yukarıda geçen bütün hastchklara iyi gelir, ağrıları giderir.
Sıcak hamamda vücutj yağ ile oğulursa mafsal ve sinir ağrılarına iyi. gelir.
O SOĞUK SU BANYOLARININ ŞİFALARI
Kuvveti yerinde olanlar için soğuk su banyoları iyidir. Mevsimin soğuk su banyosuna muvafık olması lâzımdır. İhtiyarlar ve çocuklar için soğuk su banyoları iyi değiidir. Soğuk suya birdenbire girmelidir, titreme gelmeden evvel çıkmalıdır.
O SIHHATLİ OLMANIN UMUMÎ KAİDELERİ
1) Gıda,
2) Uyku,
3) Riyazet.

Gıda : Sıhhatlerini korumak isteyenler yiyecekleri dalara çok dikkat etmelidirler. Açlık hissetmeden evvel yemek yememelidir. İnsan, iştahı gelince beklemesi hiç iyi değildir. Kış mevsimlerinde ısıtıcı, yaz meVSİmIerinde ise tabiatı soğuk gıdalar yenmelidir. Yemeklerde ilâç tesiri olmalı, yemekler açlık hissi belirince yenmeli, gıdaların cinsine bakmalı, miktarına dikkat etmeli, pişmesine ehem. miyet vermeli, vücudun tabiatına muvafık gıdalar yenme. lidir. Zayrf bünyeli ve ihtiyacı olan kimseler çok besleyici gıdalar yemelidirler. Yemekten sonra çok su içmemelidir, hazme mâni olur. Hiç bir vakit mide tam doluncaya kadar yememelidir, iştah tamamı ile bitmeden sofradan kalk. malıdır. Yemekten sonra ateşlenen kimseler yemeği az ve sık sık yemelidirler. Yemeğin hazım olunması için de ye. meklerden sonra biraz hareket edilmesi lâzımdır.
Uyku : Tabii kuvveti takviye eder, nefsin kuvvetini rahatlandırır ve cevherini çoğaltır. Sağlam bir bünyeye sahip olabilmek için zamanında yatmak, zamanında kalk. mak ve yeteri kaddr uyumak lâzımdır. Uyku derin Olursa (yi olur. Gündüzleri uyumak ve aç karnına yatmak iyi değildir. Yatarken evvelâ sağa sonra sola dönerek yatmalı arka üstü baş aşağı yatmamalıdır.
Riyazet : Bunun birçok şekilleri vardır. En basiti,
insanın kendi işlerini yapması riyazettir. Asıl riyazet iss tek ile yapılandır. Meselâ güreşmek, ata binmek, kılıç
kal' kan oynamak, koşmak, sıçramak, gölgesini düşman ederek kılıçla ona hücum etmek gibi... Riyazet (Jimnastik) bedes ni yumuşatır, fena rutubeti giderir; riyazeti terk etmek has Yatı terk etmek gibidir. Riyazetten sonra vÜcudu yağlamak ve oğmak iyidir.
İHTİYARLARA MAHSUS HUSUSÎ KAİDELER
İhtiyarlar gençlerden daha çok istirahat etmeli ve sıcak yerlerde oturmalıdırlar. Kabız olmamaya ve idrarın çıkmasına dikkat etmelidirler. Bunlara hafif masalar ve yürümeler iyi gelir. İhtiyarlar gıdalarına da çok dikkat etmelidirler. Ağır yemeklerden sakınmaları lâzımdır. Bunların ekmek ile bal yemesi kendileri için çok faydalıdır. Süt, münasip bir gıdadır, hem besler hem suyu çoğaltır. Sebzelerden pırasa, pazı ve kereviz yemeleri tercih edilir, Zaman zaman sarımsak da yemeleri münasiptir. Zencefil gibi az kızdırıcı şeyler de faydalıdır. Yaz mevsimlerinde de yaş incir, erik; kışları da bal ile pişirilmiş kuru incir yemek iyi gelir, bunlar bağırsaklara yumuşaklık verirler.
Eğer ihtiyarlarda kabızlık veya idrar tutulması gibi haller olursa bunları izale edici ilâçlar vermelidir. Biberli, sarımsak, soğan yemek, âdetleri ise yedirrffelidir. İdrarlarında tutulma olursa, kereviz tohumu içirilmelidir.

IBNI SINA'DAN TAVSIYELER

iBNi SİNA TIBBI AYNEN ŞÖYLE TARİF EDER
«Tıb ilmi : Hastalık ve sıhhatte insan vücudunun hali. ni öğretir. Sıhhatte olan kimselerin sağlığını korumak; hasta olanları sıhhate kavuşturmak bu ilim sayesinde olur.
SIHHAT VE HASTALIK DÖRT SINIF SEBEPTEN İLERİ GELİR
1) Maddî sebeplerdir. Bunlar âzalar ve onda
dolaşan yeller ile kan, safra, balgam, sevda ismi ile maruf bu dört unsur birinci sebebi teşkil ederler.

2) Fail sebeplerdir. Bunlar yiyecek ve içecek şeyleri teşkil ederler. Bunların vücuttaki değişiklikleri hava, hava. mn içinde bulunan yabancı buharlar, dumanlar, gazlar, bunların vücutta toplanmalarıs çıkmaları, iklimler, şehirler, oturulacak evler, erkeklik, dişilik ve daha birçok hastalığa tesir eden şeyler; ikinci sınıf sebebi teşkil ederler.
3) Suri sebeblerdir. Bunlar insanın şekline aittir. Bir azanın fazla büyük veya küçük olması, tabiî şekilde olup
olmaması üçüncü sınıfı teşkil ederlers
4) Tamamlayıcı sebeblerdir. Bunlar vücuttaki
kan, safra, balgam, sevdâ ve azaların fiillerine mahsus olan hallerdir. Bunların kendileri sağlam olur da
faaliyetleri bos zuk olursa, hastalık meydana gelir.
İbni Sina bu dört sebebin iyice anlaşılması için sandalyeyi misal olarak veriyor ve diyor ki:
Sandalyenin ağacı maddî sebep,
Sandalyeyi yapan usta fail sebep,
Sandalyenin işe yarayacak bir hâle gelmesi
Sandalyenin üzerine oturulduğu vakit sandalyeden beklenilen iş görülmüş olur. Bu da tamamlayıcı sebebi teşkil eder.
İnsan vücudundaki en hararetli şey ruh ve kalbdir. Ruh, kalbde meydana gelir, oradan bütün âzalara yayılır. Bunlardan sonra hararette kan, karaciğer, böbrekler ve adaleler gelir.

İnşan vücudundaki soğuk olan şeyler: Balgam, kemik, kıllar, kıkırdakları beyin, yağ vg sümüktür.
İnsan vücudundaki rutubetli olan şeyler: Balgam, yağ, beyin, ilik, akciğer, dalak, böbrek ve adalelerdir.
İnsan vücudundaki kuru olan şeyler: Kıllar ve kemiklerdir.

o İNSANLAR DÖRT DEVREDEN GEÇERLER
1) Delikanlılık, 30 yaşına kadar geçen devre, 2) Duraklama, 35-40 yaşları arasındaki devre,
3) Kuhûletg 40-60 yaşları arasındaki devre,
4) İhtiyarlık, 60 dan ölene kadar geçen devredir.
o iBNl SİNA KAN, SAFRA, BALGAM VE SEVDA'NIN
NELERDEN MEYDANA GELDİĞİNİ ŞÖYLE AÇIKLAR
Kanın zahirî sebebi; normal yemekler, güzel şerbetlerden meydana gelir. Kan fazla sıcak ve soğuk olursa bu normal bir kan değildir.
Balgamm vücuttaki oluşunun zahiri sebebi, soğuk yemekler ve galiz gıdalardan meydana gelir.Yapıcı sebebi ise hararetin azığıdır. Balgam vücudun bazı ihtiyaçlarını karşılar, bunlar da mafsal gibi oynak yerleri latmaya yarar.
—- Safrayı meydana getiren ise güzel ve sıcak dalardır. Yapıcı sebebi fazla hararettir. Faydası, bağır. sakları harekete getirerek hacet hissini uyandırır.
Sevdayı meydana getiren zahirî sebepler, kuru gıdalar ve hararetli yemeklerdih Sevda normal veya mal olur. Normal olanı kanın bakiyesidir, karaciğerde meydana gelir, bir kısmı kana karışır, bir kısmı dalağa geçer. Kana karışan kısmı kemik gibi bazı uzuvların beslenmesine hizmet eder, bir kısmı da kanın tahallülüne mâni olur.
O HAYATIN BEKASI içiN ZARURÎ VE ELZEM OLAN SEBEPLER
Hava, iklim, gıdalar, hareket, sükûnet, uyku ve uya. nıklıktır;
O MADEN SULARININ FAYDALARI
Demirli sular: İştahı açar, dalak hastalığına iyi gelir, şehveti çoğaltır, mide ağrılarım men eder.
Şaplı sular: Kan tükürmeyi keğer, fazla âdeti azaltır.

HEKİMSİZ BİR ÖMÜR İÇİN

Ehli tıp demişlerdir ki:
«Kim ekmekle kuru üzüm yemeyi adet edinirse. ömründe hiç tabibe ihtiyacı kalmaz.»
Cenabı Ecelli Âlâ her şey için bir menba yaratmıştır


Gülme ve sevincin yeri dalaktır. Korkunun yeri karociğerdir. ilmi anlayıp idrak etmenin yeri kalbdir. Aklın yeri dimağdır.
Cenabı Ecelli ve Âlâ buyuruyor ki: «Nefislerl• nizde ibret alacak şeyler vardır, görmez misiniz?»

HASTALIKLARIN MENŞE-İ

Mide,' hastalık ve dertlerin neşet edeceği bir menbadır. Bütün illet ve hastalıklar oradan zuhur eder, Bunun için midenin hazım ye kabul edemiyeceği şeylerin yenme. meşine ve içilmemesine dikkat etmek lâzımdır.
Hükemâlar diyorlar ki;
Dünyada talep olunan. iki şeydir:
a) Hayır
b) Lezzet
Bunların elde edilmesi ancak vücudun sıhhatına boğlıdtr.
Peygamber Efendimiz:
«Sıhhat ve afiyet, insanlardan bir çoğunun kıymetini bilmediği iki nimettin (t) buyurmuşlardır.
VUCUDU VE SIHHATİ DÖRT ŞEY HARAB EDER
1) Tok karnına cinsi münasebet etmek.
2) Tok karnına hamama girmek.
3) Kuru gıdaları susuz yemek
4) Yaşlı kadınla -evlenmek.
BEŞ YERDE SU İÇMEKTEN SAKINMALISIN
I) Hamamdan hemen çıkınca.

2) Uykudan uyanınca.
3) Cimadan -sonra.
4) Yorgun ve terliyken.
HEKİMLER BÜTÜN HASTALIKLARIN ALTI
ŞEYDEN DOĞDUĞUNA İTTİFAK ETMİŞLERDİR

1) Cinsi münasebetin çokluğundan.
2) Geceleri az uyumaktan,
3) Gündüzleri çok uyumaktan.
5) Tok karnına yemek yemekten.
6) İdrarını yapmıyarak tutmaktan.
4) Gece yarısı su içmekten.

SIHHATLİ YAŞAMANIN SIRRI

Ali (R.A.) diyor ki: '(Sıhhatli yaşamak istersen; sabah kahvaltısını erken yap, akşam yemeğini geç ye, elbiseyi hafif giy, cimayı az yap.»
O İNSAN VÜCUDUNA ZARARLI OLAN
BAZI YİYECEKLER
Gece uyuduktan sonra su içmekten sakınmak lâzımdır. Çünkü midenin soğuklamasına sebep olur. Bundan da türlü illet ve hastalıklar meydana gelir. Hararet basması yahut sıtma olursa, su içilebilir.
Tok olarak yatılacağı vakit sünnete muvafık olması için evvelâ sağ tarafa yatılır, sonra dönerek sol tarafa yatılır. Çünkü sol tarafa yatmak hazmı daha kolay yaptırır. Tok olarak yatmak iyi bir şey değildir. Zira Nebiyyi Muhterem (.S.A.V.) Efendimiz: «Taamınızı namaz kılmakla eritiniz, tok olarak yatmayınız, kalbiniz katılaşır.» buyurmuşlardır.
Elma, Şeftali, Üzüm, Kuru Üzüm ve bunlara benzer şeyleri yedikten sonra üzerine su içilirse„ mideyi ifsad eder; bozar. Yemek yedikten 1-2 saat sonra su içmek lâzımdır.
Sıcak pirinç yemeği veya tatlı birşey yedikten sonra üzerine soğuk su içmek dişlere zarar verir. Su içmek icab ederse bir iki lokma ekmek yedikten sonra su içilir.
Cok tuzlu yemek göze zararlıdır; nurunu azaltır.
Hz. Ali (R.A.) diyor ki: «Kim yemeği birazcık tuzla bitirirse Allah Teâlâ o kimseden yetmiş türlü belâyı giderir. Kim günde (21) tanĞ kuru üzüm yerse, ölüm hastalığından başka hastalık görmez.»

ÇOK YAŞAMANIN SIRRI

Selefi saiihinden ömrü uzun olanlardan birJna denildi ki: Ömrün ne sebepten bu kadar uzadı. aBiz yemek pişirdik mi kemali ile pişiririz, çiğnediğimizde incelerlzj•karmmızı ne doldurur ve ne de aç bırakırız» cevabını vermiş
 UNUTKANLIK
İbn Abbas (R.A.)'dan: Beş şey vardır ki insana unutkanlık verir:
1) Ham elma yemek,
2) Durgun suya bevl etmek (Küçük su dökünmek),
3) Ense çukurundan kan aldırmak,
4) • Toprak üzerine (gamle) bit atmak. Fare artığını içmek,
5) Kabir başlarında bulunan mezar taşlarını okumak. (küzbere) yemek, iki kadının arasından yürümek.
MİSVAK KULLANMANIN FAYDALARI
İbni Abbas (R.A.)'dan rivayet edilmiştir: Resû!ü Ekrem (S:A.V.) «Misvck kullanmaya devam edinizj onda on haslet vardır.» buyurdu.
I) Ağzı temizler.
2) Rabbi razı eder.
3) Melekleri ferahlandırır.
4) Gözü cilâlandırır.
5) Dişleri beyazlandım.
6) Damakları kuvvetlendirir.
7) Dişlerin kirlerini giderir.
8) Taamı hazm ettirir.
9) Balgamı keser.
10) Meleklerin yanında hazır olmasına sebep olur.

Namazda ecir; kat, kat verilir. Şeytan o kimseden uzaklaşır.
SEVİNÇLİ YAŞAMININ SIRRI

Bir hadisi şerifte "Kim akik taşından yüzük takınır daima sevinç ve bereket içinde olun büyurulmuştur.

ÇOK YEMENİN ZARARLARI


Sümretebni Cündüp (R.A.)9ün bir oğlu vardı, çok yediğinden kustu, Sümre (R.A.) oğluna: «Eğer bu hal üzere ölmüş olsaydın üzerine namaz kılmazdım demiştir.
çok yemede altı kötü haslet vardır:
1) Kalbten mahafetullah gider.
2) Kendisi tok olduğundan mahlûkata karşı merhamet hissi duymaz, herkesi kendisi gibi tok zanneder.
3) İbadet yapmak üzerine ağır gelir.
4) Hikmetli bir söz işittiğinde kalbinde bir rikkat beiirmez.
5) Hikmetten konuşsa kimseye tesir etmez. 6) çeşitli hastalıklara düçar olur.
 YEMEK YEMENİN EDEPLERİ .
Farz olan:
1) Helâl yemek,
2) Allah'm verdiğine razı olmak,
3) Yediği taamın kuvveti daim oldukça Razzakı Hâkime ösî olmamakt
4) Rızkin, Razzakı Hâkimden olduğunu bilmek.
Sünnet olan:
1) Yemeğe başlamadan evvel besmele çekmek,
2) Sonunda (Elhamdülillâh) demek,

3) Sofrada otururken sol ayağının üzerine oturarak dikmek.
Dört edep:
1) Önünden yemek,
2) Lokmaları küçük yapmak,
3) Lokmaları iyice çiğnemek,
4) Başkasının yediği lokmaya bakmamak.

İki şifa:
I) Düşen lokmayı şeytana lokma yapmayıp yemek,
2) Tabakları iyice temizliyerek ğünnetlemektir.

Mekruh:
1) Yemeği koklamak,
2) Sıcak olarak yemek: (Buradaki sıcaktan maksadı ağzı haşlayıp yakacak derecede olmasıdır.)
Resûlü Ekrem (SAV.) «Sıcak yenen yemekte bereket yoktum buyurmuşlardır.

Kişinin, bedenine zararlı olan şeyleri bilip; onlardan imtina edecek kadar bilgiye sahip olması müstehabdır.

TAVSİYELER

safi i Hakim Kitabr Müciz ul Beyan'ında «Ey Adem oğlu yeyiniz, içiniz israf etmeyiniz. Allah, israf edenle sevmez» buyuruyor.
 Ebu Hüreyre (R.A.) dan ir hastalık olmadi k Cenab-i Hak şifasını indirmesin.
islam Hükemasin:n Eflotunu ve hekimlerin şeyhi ve Feylesoflarin üstadı dâhi-i meşhur Ebu Ali ibn-i Sina, yal- niz tip noktasından "Yeyiniz, içiniz israf etmeyiniz»
İlmi Tibbi iki satir la topluyorum: Sözün güzelliği kisaliginda dir. Yediğin vakit az ye. Yedikten sonra dört beş saat kadar daha yeme. Şifa, hazimdadir. Yani kolayca hazmedeceğin miktarı ye. Nefse ve mideye en ağlr ve  yorucu hal, yemeği yemek üstüne yemektir.

FAYDALI BİLGİLER


-Romatizma ve çeşitli ağrılara karşı çörek otunu bal ile macun haline getirerek yemeklerden sonra birer kaşık yutunuı -
-Basura karşı zeytin yağı içiniz.Ağrılanıza karşı da zeytin yağı ile masaj yapımı.
-Böbrek taşlanna karşı nohut yeyiniz veya kaynata rak suyunu bardak bardak içiniz.
-Idrar zorluklarınıza karşı çemeni kaynatarak suyunu içiniz,.
-Egzamalara karşı horuz yağını merhem olarak sürün
-Adale gevşekliklerinde kekilde zeytin yağını lapa biçiminde uygulaya bilirsiniz.
 -Sedef hastalığına karşı nohut,bakla,bal,kuru üzüm ve sabunu merhem haline getirerek sürünüz. 'Dişinin ağrıyorsa yumurtanın sansım zeytin yağı ile mavi yapınız.
 -Sedef hastalığına karşı turunç kabuğu külünü vazalin ile merhem yaparak yaralara sürünüz.
-Ses kısıklıklanıza karşı taze rafadan yumurta içebilirsiniz.
-Cinsel gücünüzü arttırmak için çeviz ve fındık içi
 -Başınız ağrıyorsa üzerlik tohumunu lapa biçiminde başınıza tatbik ediniz.
 -Gene baş ağrısma karşı marolu ezerek başınıza tatbik ediniz
 -Ağız içi yaralama karşı ağzınızda sinirli yaprak ve-ya kebabiye çiğneyebilirsiniz.
-Dinç kalmak için kuşburnu reçeli yiyiniz
. -Kalb sancısına karşı birer kaşık mahlep tozu içiniz.
-Tansiyon yüksekliğinde sarımsak yiyiniz.Limon suyu içiniz.
-Bağırsak gazlanna karşı nane ile anasonu kaynatıp
-Basura karşı günde üç çay kaşığı zulurnba tozu içi-niz.

İBNİ SINA KİMDİR?

Şarkın büyük adamı İbni Sina hicri 370 mileıdl 980 senesi Ağustos ayında Buhara Khormisen kasabasında doğmuştur. Babası Sina oğlu Abdullahtır, Belhte doğmuş-tur. Saman oğullarından 2 nci Nuh ibni Mansur (M. 976 - 977) zamanında Buhara'ya geldi. işbilir liyakatli bir iş adamı Olduğu için vezirlerin dikkatini çekmiş müteaddit memurluklardan sonra Khormisen'e memur olarak göp-derildi. Ve burada Afşen Nahiyesinden Yıldız isimli bir kızla evlendi.

Eserlerini Arapça yazdığı için ibni Sina'ya Araptir diyen bazı Garp mütefekkirleri olmuştur. Halbuki ibni Sina Türktür. ibni Sina biraz büyüdükten sonra babası ile birlikte Buharapya döndü orada tahsile başladı. 10 yaşında Kur'- • anı ezberledi. Daha sonra çeşitli hocalardan ho,sap, hen-dese fıkıh, kelöm, mantık, felsefe, tıp okudu. sazı oku-duklarını müşahadeden geçirirdi. Durmadan çalışıyor, okuyor ve yazıyordu. Gündüzün halledemediği meseleleri gece uykuda halledlyordu. Bu şekilde çalışan İbni

Sina daha sonraları metafizi-ğe başladı. Bu hususta hayli çalıştı. Cözemediği antıya-madığı bir hayli meseleyi elde ettiği Farabrnin bir ese-rinden öğrenince Secde-i Şükrana kapandı, fakirlere sadaka verdi. ibni Sina'nın fikir inkişafında Samanoğullan sarayı-nın büyük tesiri olmuştur.

Hastalanan, Saman oğlu Nuh İbni Sina'nın tedavisi ile iyi olmuştur. Bu muvaffakiyet Şarkın genç, dev eılimine meşhur «Sivan'ul hikme» ismin-deki saray kütüphanesinin kapıları açılmıştır. Farabfinin «Ettalimaüssani» adlı eserini burada yirmi iki yaştnda tetkik eder.



Babasının ölümünden sonra Harzem'e gitti.Bu endişeden dolayı Sehl Ibni Mesih ile Harzem çö-
lünü gecerken aclık ve susuzluktan Sehl İbni Mesih öldü,Kendisi de canını zor kurtararak Cürcan'a (1019) da geldi.

Bugün tedrisle uğraşan meşhur bir üstad, veya hastaları ile uğraşan tabib yarın memleketin-idaresini yüklenmiş vezir, ertesi gün hükümdarın takibatından kurtulmak icin saklanan hapis.Ama o dershanesinde ve kliniğinde olduğu gibi, nezaret masasında da hapishane köşelerinde de daima dü-
şünen bir âlim, yazan bir müellif olarak kalmıştır.

Onun korkunc kasırgalar önünde sürüklenen bir hayat icinde bitmeyen tefekkürü, daimî didinişi dimağ vebünyesinin ne payansız bir enerii ve hayatiyete sahip olduğunu göstermektedir.

İrfan sahasının genişliğini anlatan eserlerinin listesini tetkik ettiğimizde karşımıza sistem sahibi bir FeyIesof, ölim bir tabib, kudretli bir mantıkcı, keskin nazar;lı hey'et şinas bir riyaziyeci, tecrübe ve müşahedeyi rehber edinen bir âlim yükselmektedir.Gariptir ki eserlerinin en kıymetlilerini .ya- takibata uğradığı veya bir kalede mahpus kaldığı zamanlarda yazmıştır.

İbni Sina ilmen olduğu kadar ahlaken de üstün bir insandı. Siyasi yollarla kendisine türlü cefa çektirmiş insanlardan intikam almak fırsatı eline gectiği vakitlerde bile îbuna tenezzül etmemiştir.

Biz beşeriz sen bizim tevbe-mizi kcibui et. Seni hakkı ile tanıyamadık.» «Ey bütün kainatı harekete getiren Zatı Akı' mak-sad ve garaz sensin ve sen öyle bir gayesin ki senin yerini başkası tutmaz. Kalbinde senin azametinden başka har-dal tanesi kadar sevgi bulunan kalb hastadır.» «Yarabbi vuku bulduğu kimseyi dar bir maişet çer-çevesi içine alan fitneden sana sığınırız. Yarabbi şimdi sana döndük dönüşümüzü kabul et. Senden yüz çeviren kalpied kendine çevir. Eğer sen nefislerimizin hastalığını ve körlüğünü iyi edip şifaya erdirmezsen senden başka kime inüracaat edilir.» Dünyaya da «İşte dünya dediğin budur, kenet Onme-si kınimak ve yapılması yıkılmak içindir» gözü ile bakan Ibili Sina bütün malını Allah için verdi. Vefatına kadar her gece yüz rekat namaz kılıyor ve her üç günde bir ha-tim yapıyordu. Sahte gururunu bir türlü yenme kudretini kendinde bulamayan Garp süfli hurafeler içinde boğulurken Şarkın ilim sultan,  değişmez kanunlara bağlı olduğunu arz kabuğunun orogenik ve tejtonik kuvvetlerle tekevvün ettiğini izah etmişti. Kitaplarından başta «KANUN» ve «URCUZE» olmak üzere bir çoğu Lâtinceye, daha sonra Ingilizceye, Fran-sızcaya, Almamaya tercüme edilmiş ve müteaddit defa-lar basıimıştır. 1023 tarihinden itibaren Alaüddevie Ebu Cafer-1<a-küveyh'in yanında günlerini geçirmiştir. Kendisini çok seven sultan onu devamlı yanında bulunduruyor, hattö harbe gittiği zamanlarda bile yanından ayırmıyodu Yi-ne böyle bir seferde iken hastalandı, Hemedan'a getiril-di. Birkaç gün sonra 21 Haziran 1037 de hayata gözlerini yumdu. Allah'ın rahmet' üzerlerine olsun. 

DAVUDI ANTAKİ (bin Omer'ul bask) KIMDIR?


Meşhur Tıp Mimi ve heklm olup Mert 950 tarihinde Antakya'da doğmuş riyaziye ve tabıiye ilmi ile tezini tıbbi ve Yunan lisanı öğrendikten sonra Şam'ın her tarafını gezerek oranın ulemasmdan muhtelif ilimler tahsil etmiş ve sonra Mıstr'a giderek oraya yerleşmiştir. Tabiplikte ve diğer illmlerdeki üstün bilgW Ile böyle şöhret kazanmıştır. Mekke Şeriti .Hasan Bin VA Niimey tarafından dâ,vet olunarak Mekke-i Mükerremeye gitmiştir. Sonradan iki gözünden âmâ olup çok zeki olması sebebi ile kendisine «1».sir» lâkabı takılmıştır. Illeri 1008 tarihinde Mekke-1 Mükerremede vefat etmiştir.
En önemli eserleri şunlardır:
1) Ettezkere 2) Kitab'ul belıceti veddürrat'ul muntahıbe flma sıhha minel edviyetil mücerribe 3) RisMetün fil hammâm 4) Şarhı kasideti İbni Sirıâ finnefs 5) Gayet'ul meramı fl ilmi' kelâm 6) Nüzhet'ul ezhan tl ıslah'ıl ebdân 7) Zinet'utturils fittıb S) Risâletün fil heye 10) Kifkyet'un fil muhtâc tl ilmil